11 Aralık 2011 Pazar

Yeni Dünya Düzeni ve Günümüz Olayları I


Yeni Dünya Düzeni ve Günümüz Olayları I
ABD’nin Dış İşleri Bakanlığını da yapmış olan Condoleezza Rice, Güvenlik Danışması iken 7 Ağustos 2003’te Washington Post’ta yayınlanan ''Transforming The Middle East/Ortadoğu’yu Dönüştürmek'' başlıklı yazısında şunları söylemiştir: ''Fas’tan Basra Körfezine kadar bölgede bulunan, Türkiye de dâhil, 22 Ortadoğu devletinin sınırları, yönetim biçimleri ve haritaları değişecektir.''
Kuzey Afrika’da bulunan Tunus’ta başlayıp halen Mısır, Suriye, Yemen ve diğer ülkelerde devam eden halk hareketleri, Irak’ın silahlı işgali ile başlayan “Yeni Dünya Düzeni”ni oluşturma sürecinin devamı olarak planlanmış görünümünü vermektedir. Bu süreç genel anlamda batı olarak tanımlanan sömürgeci ülkelerin, doğunun zenginliklerini sömürmek için yeni bir düzenleme içine girmeleridir. Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile 20. yüzyılın başında İngiltere öncülüğünde çizilen bu sınırlar yeniden değiştirilecektir.
Peki, neden böyle bir değişime gerek duyulmaktadır? Sınırlarını adeta cetvelle çizdikleri ve yönetimlerini de kendilerinin belirledikleri devletlerin sınırlarını niçin değiştirme gereği duymaktadırlar? Çoğunluğu Müslüman olan bölge halkları hep batının kendisine belirlediği kadere razı mı olacaktır?
Konuya çeşitli açılardan bakılabilir. Sosyal, siyasi, hukuki, iktisadi, dini gerekçeler bulunabilir ve bunların mantıklı, tutarlı açıklamaları da yapılabilir. Dikkat edilirse, batı dünyasının bu halk hareketlerini yorumlarken en önemli gerekçesi, bölge halklarının demokratikleştirilmesi vurgusudur.
Kanaatimce asıl mesele şudur; batı dünyası 18 ve 19. yüzyıllarda sömürgeciliğini, silahla işgal ettiği coğrafyalarda kabul ettirmiştir. Bu düzeninin devamı için, 20. yüzyılın başlarında Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile kendilerinin sınırlarını çizdiği ve yönetimlerini belirledikleri devletler kurulmuştur. Ortadoğu denilen bölgede, özellikle İngiltere ile Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı sonrasında birlikte belirledikleri devletler ve rejimler kurulmuştur. Bugün ortaya atılan “Yeni Dünya Düzeni” bu coğrafyalarda yaşayan halkların uyanması ve tarihlerini sorgulaması karşısında, onları ellerinden kaçırmadan yine kendi sömürü düzenleri içinde tutma gayretinden başka bir şey değildir. İşte “Yeni Dünya Düzeni” için başlatılan “Ortadoğu’yu Dönüştürmek” planının özü budur. Dün krallıklarla, zorba yönetimlerle sömürdükleri çoğunluğu Müslüman olan toplumları, kendilerinin yetiştirdikleri ve kendilerine bağlı, daha keskin ifadeyle devşirdikleri yeni liderlerle ve toplumlarla, bu defa demokrasi ile sömürmek istemeleridir. Burada sorulması gereken bir soru da değişimin ve dönüşümün bölge halkları için gerçekten hak ve özgürlük, daha da önemlisi adalet getirip getirmeyeceğidir? Demokrasi ise burada sadece bir araçtır. Onun da nasıl kullanılacağı önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder